Girit Adası’nın En Güzel Plajları
Doğu Akdeniz’de yer alan Yunanistan’ın en büyük adası Girit’i vazgeçilmez kılan belki de en önemli özelliği birbirinden güzel plajlara sahip olması. Hele benim gibi yok illa kumsal olsun, aman ayağım acımasın, hafif açılayım aniden derin olmasın, üf denizi çok soğuk olmasın gibi dertleriniz varsa, sizin için de Girit tam anlamıyla bir kumsal cenneti!
Girit’in kendine has mutfağı (bizim yemeklerimize çok benzer), tarihi alanları, müziği ve dansı (Karadeniz bölgesine çok benzer) ile çok orijinal bir kültürü var.
Ada o kadar büyük ki! Keşfet keşfet bitmiyor… 3 yaz boyunca görebildiğim kadarıyla en beğendiğim plajlarının listesini oluşturdum. Daha fazlası zamanla eklenebilir!
1) Balos Plajı – Kissamos
Balos lagünü, adanın Chania bölgesinde, Kuzey Batı köşesinde yer alıyor. İlk gördüğüm Girit plajı burası olduğu için midir bilmiyorum ama Girit’in benim için en özel en güzel yeri burası. Doğanın yaratabileceği keyifli güzelliklere şaşırıp kalıyorsunuz. Beyaz kuma sahip kumsalda bir kaç tane ufak bar var. Ayrıca denizinin bazı yerleri oldukça sığ, dolayısıyla çocuklar için emniyetli. Kayalıklara yakın kısımları ise daha derin.
Ulaşımı bir noktaya kadar araba ile yapabilirsiniz. Ya da Kissamos sahil kasabasından buraya geçiş yapılabiliyormuş diye okudum ama bu bilginin doğruluğundan emin değilim, öğrenirsem tekrar yazacağım.
Yolu patikadan, yürümesi uzun ve azıcık zorlu da olsa, sonunda vardığınız noktadan bu manzarayı gördüğünüzde her şeyi unutuyorsunuz. Hele ki gün batımında orada olursanız muhteşem. Hava kararırsa dönüşünüz zor olabilir. Ama sahilde de bir şekilde konaklamak mümkünmüş. Zaten geceleri burası parti alanına dönüşüyormüş. Sıcak dolayısıyla sabah erken ya da akşamüstüne doğru gitmenizi ve rahat bir ayakkabı ile gitmenizi öneririm. Benim açık ayakkabım bu yolda parçalanmıştı :)
İkinci fotoğrafta gördüğünüz gibi sahil bir noktada adacığa (Gramvoussa Adası) bağlanıyor. O noktada su daha sığ olduğu için elinizde eşyalarla adanın kıyısındaki kumsala geçmeniz mümkün. Dönüşte dikkat edin, bu su yükselebilir :) O da ayrı bir macera oluyor tabii. Hele ki elinizde fotoğraf makineniz varsa!
2) Falassarna Plajı
Adanın en Batısında yer alan Falasarna Plajı, sarı renkte kumu, turkuaz rengi denize ile Girit’in en sevilen plajlarından biri. Fotoğrafı akşamüstü çektiğim için tonlar daha sarı, gündüz vakti denizin huzur veren turkuazını görmek mümkün. Normalde daha sakin bir deniz ama bazen “açık” denize bakıyor olmasından ötürü olsa gerek, havanın rüzgarlı olduğu zamanlarda dalgalı bir denize sahip. Bu da inanılmaz eğlenceli bir yüzememe halleri yaratabiliyor. Suyun içinde takla atmak nasıl bir şey görebilirsiniz. Ama tehlikeli, siz sakın evde denemeyin. Yapmanız gereken tek şey kendinizi suya bırakmak, o zaten sizi kıyıya vuran balık misali atıveriyor. Şimdi korkutmak istemem, denizi de kumsalı da nefis ve her zaman da bu kadar dalgalı olmuyor. Bir daha denk gelse dener miyim bilmiyorum ama mesela bizim çocuklar (30 yaşlarındaki çocuklar!) çok eğlenmişlerdi :) “O gün çocuklar gibi şen idik…” Neyse ki gün sonunda ağlamadık! Gün batımını izledik. Mutlaka gün batımına kadar bekleyin. Adanın en güzel gün batımı anları burada yaşanıyor. Diğer sahillere göre biraz daha modern tarzda taverna işletmeleri var. Tabi bizim sahillerdeki gibi kumsalın dibine kurulmamış bunlar…
3) Elafonissos Plajı
Diyorum ya her sahili ayrı güzel, kendine has güzel… İşte Elafonissi de en popüler en egzotik plajlardan biri. Diğerlerine göre ulaşımı araçla biraz daha zor, yolları virajlı ve bol tünelli. Ama en sonunda arabanızı kocaman bir park alanına parkedip yürüyerek (ya da koşarak) denize varmanız 2 dakika :)
Elafonissi, ‘geyiklerin adası’ anlamına geliyor. Oldukça büyük bir kumsal. Buranın en önemli özelliği kumunun bazı yerlerde pembe renkte olması. Aşırı pembe değil ama dikkatli baktığınızda görüyorsunuz. Denizi sığ olduğu için ailelerin birincil tercihi, dolayısıyla gün içerisinde kalabalık olabiliyor.
Farketmemiştim ama burada da kamp yapmak mümkünmüş.
4) Kedrodasos Plajı
Adanın Güney Batı köşesinde yer alan, yazsam mı yazmasam mı bilemediğim, keşke kimse keşfetmese de sadece bize kalsa, en azından hiç popüler olmasa diyebileceğim, sihirli bir yer. Öyle diyorum ama bakmayın, keşfeden çoktan etmiş! Özellikle yabancı turistlerin akınına uğrayan sahil aynı zamanda doğal bir kamp alanı. En doğalından, su yok, elektrik yok. Etrafta hiç ışık olmadı için geceleri gökyüzünde Küçük Ayı ve Büyük Ayı dahil olmak üzere, sonsuz sayıda yıldız görmek mümkün. Günübirlik de gelebilirsiniz, sadece patika aşağı yürümek ve geri çıkmak aynı gün içerisinde biraz yorucu olabilir. Balos’a göre daha kolay bir parkur.
Ana yoldan çakıllı yollara sapıyorsunuz ve arabanızı tepede bırakıp patikadan aşağıya kaptırıyorsunuz. Yolun sonunda karşınıza çıkan deniz, “cennete geldim galiba” hissi veriyor. İçinde hiç bir özel işletme olmamasına rağmen bu kadar güvenlikli hissetmek de bir ayrıcalık. Umarım hep de böyle kalır.
Hem deniz hem doğaseverler için ideal. Çadırınızı kuma kurmaya hazır olun. Kamp hayatına pek alışkın değilseniz bile en azından bir gece kalmayı deneyin. En önemlisi yanınızda mutlaka bol yiyecek, su ve içi buz dolu buzluk olsun.
[…] Girit’in En Güzel Plajları yazısı için buraya bakınız. […]